Kırk Yama Şiirleri

idebiyat-şiir-feyz kariha

-Bülent Parlak’ın ‘Sonra Canan Önce Canan’ına ütüsüz bir sarılma-

 

O benim kalbimdi, bin dokuz yüz seksen iki yerinden kırdığınız

Kapınıza gelmiştim dünya diye, markut bir hahamdınız

Seviyordum üstelik , bakıp uyacağım elleriniz vardı

Yerkürede savaş bilmez bir vadi inşa edemezdim, tamam

Tamam, kırıklarımdan bahçelenmiyordu su

Çocukları seviyordum ve kalbim bir masalın içine sığmıyordu

Yüzünüze yakışacak bir jilet darbesi kadardım

Tamam! Kan dediğiniz benim kırmızımdan akmıyordu.

Kapınıza gelmiştim kuşlar bir göğü yererken

Demiştim ki: benim anahtarım kalbimdir

Açmak için bu kadar hırpalamayın

Bir kilit kapısına nasıl küsüp gitsin

Markutluk benim de içimdedir.

 

İnsan, gitmemeyi bir kuşa bağlayıp

Haberleşmek ister kendiyle aynada

Herkes tarafından kırılan bir suretse bu

Gamzesinde kuşlar can çekişiyor demektir

Akmıyorsa boyası bir hiçliğin

Yağmurdan sonra ıslanmak kadar talihsiz

Şehir çıkmazı bir metro

Yürüdüğünüz kadar ayak direyebilen iç ses

Ve tabelalar, küçük küçük yazılar, sokaklara sürükleyen girdap notları

Yazı ki 0,5 uç kırılganlığında bir kaderdir…

 

Keşke doğrulup yapmadıklarımı değil

Yaptıklarımdan çıkan dersleri umursasaydım

Bu beni barınağınıza bırakılmış bir tapınak yapardı

Toprağın ağzını kapardım, ellerimden âmin akıtarak

Sığınırdım, beslenirdim ve dahi huzur kanmak değildir bilirdim

Çalınmanın dokunmadığı bir kapının eşiğinde

Ütüsüz provalar eşliğinde

En ayıp nidalarda ses buruşturup, derdim ki:

Tak, tak, tak!

Sen kapısın bu kadar nazı bırak

Senin kimyanda açılmak var

Sırrın bir anahtar deliği kadar

Nasıl da sızıyor ince ince teninden geçmişin feri

Bâbun bâbâni esbak…

 

 

Say ki Yesrib’im, kendi içimde bir amâlikayım

Farz et ki bekliyorum bir hicretin bana gelmesini

Esv ve hazreç hiç küsmemiş bağrımda, Mâ’rib barajı yıkılmamış

Babil sürgününde nice Yahudi kabileleri görmüşüm

Ve hep hazır bir selametle beklemişim

Yumuşak başlılıkla beklemişim, asıl misafirimi…

 

Siz benim insan kalbimi kırdınız

Mekke’den çıkmayan inatçı bir put gibi kırdınız

Keşke kıyam edip yapmadıklarımı bu kadar sevmeseydim

Aşk beni hırpalasın istedim. Aşk beni hep hırpalasın

En çok o, bıraktığında yetim kalıyordum çünkü

En çok sevmeye yeltendiğinde, mutlu bir dünya…

Siz, benim insan kalbini kırdınız

Aşk da durmadı o da kırdı

İnsan böyle durumlarda

Gitmemeyi bir kuşa bağlayıp

Üç Nas bir Felak

Ölmek istiyor kendisiyle aynada…

 

ⓘⓓⓔⓑⓘⓨⓐⓣ

Feyz Kariha

Bir yanıt yazın