Kalp Yontucusu

11139420_10205174743222292_7826160375688560671_n

Garip bir şekilde terk ediliyoruz doktor

Önce zaman bizi terk ediyor

Sonra ipek tenden solup akarak

Siyahı bir saçın…

Garip bir şekilde terk ediliyorduk

Kavuşmadan ayrılıyorduk

Vuslattan önce nasıl firak geliyordu

Hayat bulmadan ölmek kendini nasıl icra ediyordu

Önce umut bırakıyordu kalbi

Sonra bir jilet, bileğimizle yarenliği

Bir uçurum elimizi bırakıp ardına bakmadan gidiyordu

“Gönlümüzdeki keder hep terk edilmekten.”

Oysa alışmak bizi yola koyuyordu

Daha bir yanağı mesut kılmamıştı dudağımız

Gözlerimiz bir çift gözün ziyasını alevlendirmemişti

Garip bir şekilde terk ediliyorduk.

İlk ayetin anahtarını kullanmadan

Daha bismillah demeden, Vuslata hırka olmadan terk ediliyorduk.

Vakit akşam

Karanlık  terk etmiyordu bir ömürlük  harabeyi…

 

Durduğumuz yerde ölüyoruz doktor

Aslolan belki de savaşmaktır

Savaşmıyoruz diye bu kadar kanıyoruzdur

Oysa kalbimizde yaşamak tıkırtısı

Utanılır gibi değil bölüp bu rüyayı öylece içmek

Kafamda deli var doktor, normalliğin ırkına mensup olmayı reddeden

Utanılır gibi değil…

Kalbimde bir yaşamak tıkırtısı

Göğsümü basamadığım gökyüzü kadar hasretkâr

Bir şehir kalkıp haritayı yırtar

Huysuz bir gecenin beşiği olurum

Bildiğin gibi değil

Bir ağrı tenyüzünde sabit bir noktayı sondajlar…

 

İnsanların temel içgüdülerinde kalp kıracağı var doktor

Nasıl meziyetli bir bilsen

Nasıl da hünerli ellerinden

Ne kalbine koyduğunun halinden sen anlarsın

Ne kalbine koyduğun senin halinden

Sevmek ne demek peki

Sevmek kişinin kendisini ne yapması demek?

Kendimi ihmal ediyorum doktor

Kendimi ihmal ediyorum ve nevrotik bir naz başlıyor yatakta yorganda

Uyuyamıyorum…

Ben ki hassas bir pilastiğim

Dünyanın kaynayıp duran yüksek ateşinde

Nasıl hâlâ bu kadar diriyim…

 

Acıyı kapı eşiklerinden atlayarak

Umuda ve umutsuzluğa yataklık yapan geceden oymuşlar

Yorganın altına girmeyi başaran soğuktan

Sürmesi uyku olmayan bir gözden,

Hastalığın göğsüne yakın bir ürpertiden

Acıyı doktor, acıyı neden benim şizofren bilmez sanatımdan oymuşlar…

 

Ben içtim, sen yoktun sevgilim

Kilometre taşıydı kuşlar, bir çizgide yürüyebilmenin.

Ben içtim, sen yoktun bir hiçliğin ardından

Kanımı yarsak geceye gidilirdi Zerdüşt’ün dağlarından

Ben içtim ve sen yoktun sevgilim

Kilometrelerce hüzün kanatlandı koltuğun baş köşesinden

Çok acıklı bir şarkı gibi söylüyorum kalabalığı, susarak

Dilim umursamaz bir peltek.

Ah ne kadar da umursamaz bir peltek

Ben bu yalnızlığı sana taş olsun diye yonttum

Ben bu susmayı sana heykel olsun diye

Sevgilim bir rüyaydı içtiğim bölüp ikiye

Sevgilim al, bu irkilmeyi sana yonttum

Bu sızlanmayı senin için

Bu, sabaha ayılma ihtimalini

Ne varsa soğuk gibi tenimi kemiren tam şu an hepsini sana yonttum.

Ben içtim sevgilim kanımda bulunmaz hintlik

Gözlerimde âşku belâ

Sarsılan göğsüm kapaklanmadan huzura

Ben bu sensizliği bana yonttum…

 

 

Ölüyoruz doktor

Kalbimizde yaşamak tıkırtısı

Bunu aynen ecza dolabına ilet…

 

ⓘⓓⓔⓑⓘⓨⓐⓣ

Feyz Kariha

Bir yanıt yazın