SÜRÜ
Rüzgâr, köyün tirşe mavisi bulutlarını başka yerler görsünler diye alıp götürdü. Oysa onlar gökte edalı bir gelin gibi ne güzeldiler. Camgöbeği mavisi gökyüzü, her ne kadar sonsuzluk hissi uyandırsa da tek düze olmaktan bulutların siyah, […]
idebiyat ö[̲̅m̲̅][̲̅e̲̅][̲̅r̲̅] [̲̅f̲̅][̲̅a̲̅][̲̅r̲̅][̲̅u̲̅][̲̅k̲̅] ü[̲̅n̲̅][̲̅a̲̅][̲̅l̲̅][̲̅a̲̅][̲̅n̲̅]
Kendiyle yaşıt olduğunu tahmin ettiği, defaten boyanmış ve artık örneğine hiç rastlanmayan, her tıklanışta kırılacakmış gibi titreyen, buzlu camları incecik çivilerle tutturulmuş kapıyı belli belirsiz çaldı. İçeriden bir homurtu… Bu “gir” demek. Girdi. Oturdu. […]
Şu mahrem iklimin suyuna kanıp Badireler atlatmak gibi Moğol sebeplerden Muhtemel yorgun saçlarına Ortadoğu takıyorum Kargaşa baki kalıyor Barış beyhude. Kış tutmaz baldırlarından İskandinav Yarımadası’na kadar Yarım kalmış yeryüzünü İmar için Yaşanılır kılmak için bir […]
başlangıçta sen yoktun elbet ben yoktum elbet yoktu aşkkimine kız oldun bugüne kadar kimine oğul kimine kral kimine padişah kimine cumhuriyet oldun kimine mahrumiyet çamurda yetişip de çamur gibi kokmayanım benim ah! dünyada konuşulmayan bir […]