”Kıroyum ama para bende.”
Tabirini beynime atıp
”Şiirim ama ego bende.”
Diye çevirerek senin ağzına konduruyorum.
sonra bir zenci ölüyor beyaz adamı kanında boğarak.
merhametin yuvasının peygamber kalbi
olduğunu söylercesine lanetliyorum tüm faşitleri
sonra bir yaprağın göğsüme konmasından hiddetlenip
göğsümü yara yara seni akıtıyorum toprağa
toprak vatan oluyor o an.
ben de tutup uğrunda ölmeyi şehit sayarak
günde beş vakit sana ölüyorum
biliyorum ki sana kavuşacağım.
açların ekmeğe inancı kadar biliyorum.
buna o kadar inanıyorum ki
sen gelmeden doyuyorum.
evrenin elbet bir yerden patlak vereceğine inanır,
acıktıkça meyve yerim ben
mutsuzluktan ölecekler de şeftali yesin
ama nektar.
yetim kalbine baba kokusu sürüp yemek
ancak zalimlerin piçliğidir.
dilimin altında ıslanmış baklalardan seni büyüttüm ben
ülkeye demokrasi satın alınırken bile
adını zikr etmedim
halk linç eder diye
adını linç ederlerdi.
bizim burada gençler tankları döver,
Ama zalimler hep kazanırdı.
ve herkes haklıyım diye bağırırken
ben çıkıp Maraşlıyım diyeceğim.
yarin memleketi sonuçta az mı?
yine o vakitlerde
çamaşır makinelerinde insan yıkayıp telde kurutacağım.
-kalpler hariç.-
-kalbin kuruması çok korkunçlu.-
üç siyasi birleşse
bir sen gidersin diye korkmuyor değilim.
YAKUB
doğruluğum benim.
düşündüm de pinokyo kesinlikle bir siyasetçi olmalıdır.
en iyi siyasetçi pinokyodur
zaten
siyasetçinin kötüsü -21. yüzyılda genellikle-
insanın iyisine tekabül eder.
gel gelelim ki
o iş öyle olmuyormuş.
o zaman
öl ölelim ki
ben yine de seni seveceğim.
Zeynep Kaplan