Yorgunuz çocuk. Kanatlarımız yeni hayallere uçacak kadar bile kalmamışlar. Umudun öldürüldüğü yerlerden kaçıp gelmekle pek iyi etmemiş anlaşılan çocukluğumuz.
Yorgunuz çocuk. Tek günlük ömründe yağmura yakalanmış bir Kelebek gibiyiz. Yıkılmışız. Altında kalmışız kurduğumuz hayallerin. Kendi kendimizi katletmişiz.
Yorgunuz çocuk. Bayramlıklarımızı kaybetmişiz. Ceplerimizdeki şekerleri çaldırmışız. Bir nefeslik cigara kadar yalnız kalmışız.
Yorgunuz çocuk. Biteceğiz biraz sonra. Geriye bıraktıklarımız birkaç parça kağıt ve biraz kalemsiz mürekkep olacak. Çocuk mezarına sığan bedenimiz koca evrene fazla gelecek.
Yorgunuz çocuk. Ellerimiz kenetli. Ruhumuz kelepçeli. Kalbimiz ürkek. Kötü bir velet olarak gideceğiz dünyadan. Tanrı’ya küfürler edeceğiz şükür nöbetlerimizin arasında. Tanrı sakın görmesin kelimelerimizi. Zira birer aciz kuluz.
Yorgunuz çocuk. Islanmış kirpiklerimiz. Rimeli akmış rüyalarımızın. Gece sarmış dört bir yanımızı. Ağlamaklı kalmış gözlerimiz çoğu zaman. Kaybetmişiz gelecek kaygısını.
Yorgunuz çocuk. Unutmayı unutmuşuz. Postallarımızı sevda yolunda eskitmişiz. Sevmişiz , sevilmişiz. Terkedilmişiz. Gidenleri katletmişiz çocuk. Dönmeye mecal bırakmamışız topuklarında, hüzünlü ve ölü ruhların. Kalbini kırmışız atlı karıncaların. Hakkımız da yok şimdi sorgulamaya ölü tırtılların bize olan düşmanlığını. Ölmüşüz ama gömülmemişiz çocuk. İçimizde ceset taşır olmuşuz. Dışımıza tebessüm içimize keder olmuşuz. İsraf olmuşuz çocuk. Hayata fazla kullanılmışız. Biz, miyadımızı doldurmuşuz kanlı bileklerimizin yazdığı harflerde. Sokağın tavanı kadar kalmışız avuçlarımızda. Bir nefeslik mutluluk olmuş ciğerlere hapsolmuşuz.
Ve biz gözü yaşlı katiller çocuk,
Tanrı’nın kustuğu kelimelerden toplamışız hecelerimizi..!
idebiyat
Adem EYSENBOĞA