Ne de olgun bir rutubet aramızdaki
Hangi çeşmeye eğilsem bir ayrılık, bir ayrılık
Mukadderatımız bu, kırık bir kalp için kafi elbet
Silsem üzerimi bereket, silmesem çamur
Dert bir değil ki vallahi
Her gece zulüm, her gün akıbet
İnsanlar birbirinden bela
Siyah, beyazdan kerbela
Bana gözlerinden tedarik et
Kendi kendimle barışayım Leyla.
İyi niyet için değil bütün suistimaller
Bazısı yorgan yakar pireyi kızıp
Bazısı temkinli ölmeye
Ah eller, kırılası eller
İp gibi dizilmiş şu evreni
Maniviyatsız bir uçurum beller
Sırrımı aleme yayıp madara olmanın ne anlamı var
Uzun uğraşlar sonucu edindiğim yer
Balı una katmaya yarıyor, unu bala
Bana birazcık sen ver
Kalbim mutmain olsun Leyla.
Etrafı ölümle çevrili bir hayatta
Yalnızlık ihtiyaçtır
Ve hiçbir sırtlan başını yaslayacak bir omuz bulamaz
Yok çünkü
Zenginler de açtır
Mağduriyetimin giderilmesini istiyorum ciddi ciddi
Para çok, dert çok, toprak çok
Daha ne olsun bunca köpek, bunca kediyle.
Bombalarla büyüyen şehirlerin vasıfsız işçileriyiz
Bir ömrü tükettik mi adam gibi tüketiriz Amerika şunu dedi, Avrupa bunu dedi Sabrımızı sınayanların sabrı tükenmedi
Barışçıl bir gülüş ver hadi
İçimde açtığın hendekle Savaşlar kazanıyorum Leyla.
İnsan geçicidir
Dünyayı sevmek kime ne kazandırmış, bir düşün
İşte bu sır ile harlanır göğsüm
Enimden boyuna kadar yetim,
Tepeden tırnağa öksüzüm.
Şimdi nen olayım ben senin
Şimdi nen olayım
Ölüm yaşayana gelir çünkü
Ölüm yaşayana gelir
Sağanak bir akşam sonrası
Göğü göğsümüze çivileyen el
Uzak bir ihtimali daha yazar alnımıza kim bilir.
Sen şimdi saçlarını bensiz rüzgarlarda salla
Dünyaya bir şekilde gücüm yetiyor da
Sensizliğe takatim kalmadı Leyla.
Ömer Faruk ÜNALAN