Rutubetli mevsimler bıraktık ardımızda
Boyalı zıbınlar
Mavi bir ülkeye yelken açma vaktidir.
Şimdi,
Tütün ateşsiz kalsın
Şarap üzümsüz,
Yoğurda vuralım kendimizi
Pekmeze vuralım
Bala, kaymağa vuralım
Alkolün aklı bizde kalsın.
Afallayan günlerimiz olsun
Topallayan yanlarımız…
Canımıza kâr kalsın yaşamak
Varsın şanımız yürümeyiversin.
Silginin arsızlığına,
Kalemin hilekarlığına
Asalım dizeleri birer birer.
Bizi bize bırakmazlar çocuk
Bizi bize bırakmazlar.
Kaktüsün gölgesinde açtık gönlümüzü suya
Gökyüzünde boya,
Ağaçta meyve kokusundan ibaretken
Işığın uçuk renklerine ilham olup
Kırık bir kafanın saldırganlığında tutunduk hayata.
Oysa zaman
Sırtımızı kamçılayan cellatlara ödüldür
Dokunsun ömrümüzün güneyine insanlık
Ve kuzey,
Batıdan ve doğudan kuşatılmış süvariler gibi
Kişnek kişnektir.
Kan lazımdı dünyaya çünkü
Biraz hüzün
Biraz emek
Yalnızlığımıza kadın olsun
İçtiğimiz çay,
Böldüğümüz ekmek.
Allah’la derdi olanların satır satır çekiştirilen tanrıları vardır bir miktar
Bacaklarında mahremlerine dolanan donları
Ve sütun sütun afişlerde riya riya boyları.
Asimetrik nefeslerin pofpoflanan insancıkları kadar insanlığımız var
-Ki insan en mayasırlı halidir dünyanın-
Öz kardeşimiz gibi acılarımız
Anamız bacımız gibi sancılarımız var,
Avuçlarımızda secdeye duranlar
Kıyamda inkara hazırdılar
Varsın ihanet fikrimizi de vursun.
Şimdi öksüz kalsın bir yanımız
Bir yanımız direksiz, bükük…
Mürekkepsiz düşüncelerimiz olsun
Dolambaçsız cümlelerimiz.
Recmimize hükmedilsin bekar odalarında
Safkan şiirlerimiz olsun
Hakiki sevmelerimiz.
Patlasın beynimizin erotik yangını
Kanserli düşlerimiz olsun
Çamurlu ellerimiz…
Aşkı da bir başına koyduk say
Şiirin alnına sıkması kolay.
Şimdi gece puslu,
Güneş soğuk
Kahverengi mevsimlere doğdu resimler
Suya, havaya vuralım başımızı
Toprağa, ateşe vuralım;
Ağzımızda bir küçük tebessüm kalsın
Bizi bize bırakmazlar çocuk
Bizi bize bırakmazlar.
idebiyat
Ömer Faruk Ünalan