Klasik Koşullanmada Pekiştireç

Sırtımda bir eylem dilinin yükü,
Şiirim tokat gibi çarpıyor yüzüme
Zaaflarımdan başka ayakta kalan yok
Bir kar yağıyor kanatlarıma,
Bir don vuruyor güzüme
Bir kitap daha ekleniyor
Semeri matbu merkebin yüküne

İstanbul burnumda tütüyor,
Ve eylemler, devinimler, yüreğimde sızılar,
Kasımpatı hayaller, şehadetler çınlıyor.
Her hayal kırıklığının, her vazgeçişin kubbesinde,
İçimde bir aşk büyütüyorum gizliden.
Zira aşktır hayatı hayatlara karıştıran,
Aşktır en gerçek olup da yok sayılan
Ve aşktır gürzü güzelliğin, afyonu gözlerin.
Oysa sana yalvarmıştım dizelerde,
Beni bir camın buğusunda boğdun,
Üşürüm diye üstümü örtüp,
Gönlümü ayaza koydun.
Kargaları öpüp serçeleri gecemizden kovdun.

İman;
Beni dik tutan ve fakat
Kendi temayülümden gövdemi acılara katan
koltuk altıma dayalı bir payanda.
Hangi yöne meyletsem orada eksiklik
Gönlümü akıttığım yönde cehenneme nazır bir cunda.
Gözlerinde cehennem rüzgarları, sıcak, kavruk…
Gözlerinde nefret,
Yüzümde gözlerinden yaralar,
yüzümde karanlık bir kabuk…
Yüzüm, kaybedenlerin yüzünde ibret
Yüküm, omuzlarımda kesikler


Beni bırak, beni sev, beni ölümün koynunda beklet
Önce gülleri, sonra bütün serçeleri susuzluğa terket.

Bir yanıt yazın