o tiz sirenlerini bir ana çığlığı gibi bırakan
başı dumanlı kara trende başlayan hikayelerimiz olmasa da
o kara tren gibi haberlerimiz oldu
bekledikçe gelmeyen
bulurum…
gözümü yollarda tutacak bir umut bulurum Med
içimde bir insan kurmalıyım
her acı bana diyen
tek suçlu benim diyen
yeryüzünde körelen gök kubbede çürüyen
bir insan kurmalıyım
evrensel acılara “okundu” mührü vuran
afrikalı ülkelere son bahar olmalıyım
tüten ocaklar kaynayan kazanlar…
kana kana içilen kurnalar olmalıyım
mele ül ala bir insan kurmalıyım
şark’ında yurdum anadolunun
tandırda ekmek yapan ana olmalıyım
başında allı güllü yazma olmalıyım
gözünde umut ve bazen hüzün
çorak topraklarına gönül bahçelerinin
acımdan sıyrılıp umman olmalıyım
el mecbur, bir insan kurmalıyım
bir mahşer meydanı telaşında
asker yolu gözleyen bir baba olmalıyım
gizli kapaklı yıkılışlara
hızır misali derman olmalıyım
balın tadına varmamış çocuklar var
etin kokusunu bilip susan
midesi aç hep gözüyle doyan
yukarıdan bir emir beklemeden
İsmail Nebi gibi kurban olmalıyım
içimde bir insan kurmalıyım
Halepçe’de Bosna’da Çeçenya’da
kalbi avuçlanmış Filistin diyarında
zulüm kadar eski bir insan olmalıyım
ezildikçe direnen müslüman olmalıyım
Hüseyin olmak muhal Kerbela yangınında
hiç olmazsa Yezid’e düşman olmalyım
canparesi cihanın ben Hasan olmalıyım
içimden Hamza gibi bir insan kurmalıyım
şu küre i arz misali uludur kalp otağı
kara sevda yolunda bir ferman olmalıyım
tek mesulu ben gibi yüklenip tüm günahı
kıldan ince sıratta bir urgan olmalıyım
kaplayan cehennemin bilinmez etrafını
kendimden devasa bir insan kurmalıyım
her acı bana diyen
tek suçlu benim diyen
yeryüzünde körelen gök kubbede çürüyen
bir insan kurmalıyım
idebiyat
Ömer Faruk Ölger