Öylesine bir masalmış hayat
En gri yalnızlıkların kol gezdiği
Öylesine bir masal
Ne kadar az
Ne kadar kısaymış ömür
Sevgili
Beni saraylardan çadırlara sür
Çünkü şu saatten sonra
Kış kabahat, yaz kusur
Beni saraylardan çadırlara sür.
O nasıl bir bakış, nasıl nazdı
Nasıl geldin nasıl da gittin öyle.
Rast mıydın, nihavent mi, hicaz m?
Hiçbir şey olmamışçasına yatmak değildir hayat
Haykırırcasına yaşamaktır.
Ömrümün özeti
Düşüncemin kemiği
Ruhumun eti
Sana bakan, insan ırkının aczini görmeli
Büyük laflar edenlerin yüzüne tükürmeli.
Bu topraklar
Üzerinde saltanatlar sürülmüş bu topraklar
Sensizliğin matemini tutmakta
Tüm zamanların en büyük filmi
Bitmekte.
Toplanmış başına en yitik sevdaların kahramanları
Uçanlar, kaçanlar, in, cin
Oysaki canan ne kadar güzeldin.
Seni anlatmaya yetmiyor akıl
Acizlik mesleğinin püf noktasıymış
Saçlarım arasında senden kalan bir kıl.
Yolumuz aşk yolu
Ne fırtına tanıdık ne dolu.
Ve bin yıldır peşinden koştuğum bu sevda
En tükendiğim anlarda can verdi bana.
Muhtaç etmedi beni haine,
Sırtlana, yılana…
Ey gönlümün zümrüt tepelerine
Çadır açmış sevgili
Sevmelerin bedeli ödendi:
Bana mecnun
Sana Leyla dendi.
Ömer Faruk ÜNALAN