soluk prospektüs

 

yaşıyorum

daha şeffaf bir şey yok bildiğim.

adım, numaram, doğduğum yer

bilincimin tükürdüğü bunlar.

olsa olsa budur beni hizaya çekecek olan.

görmeseniz de sözcüklere bir sıçan gibi iliştiğimi sizler

bulutlardan ve uzamış tıraşımdan bile

hır çıkaracağımı düşünerek

biraz daha hafifletmek için hayatın ağırlığını

diye aldatırım kendimi

daha rahat uzatmak için belki ayaklarımı

o zaman çelme takamaz kimse bulutlara.

günler yeşeren birer küfür dimağımda.

sabahla birlikte asıl rüyaya uyanıyorum

uyandım;

bir şire daha döktüm hayatıma.

 

yaşıyorum

daha şeffaf bir şey yok bildiğim

en güzel itiraf bu.

incinmek, grisi yükselen bir havada

yağmura inanmak yakışır

bir şarkıya, adını bilmediğim.

sesi fısıltıya döndüğü anda soluğumun

kaçıncı buhran diyeceğim bu Tanrım

kendimi soluğumda inşa ediyorum.

sesimi, boğazlanan bir hayvan böğürtüsüne teşbih ettiğim için

susmayacağım artık hayatın bana yakıştığı yerden

suçu yoktur elbet bunun.

 

dönüp dolaşıp kendime geliyorum

kenevir dumanında tavaf ediyor dünya.

ismimden, kimliğimden bahsettim işte

tuhaf bir günahım doğrusu

bir Allah iflasıyım.

 

yaşıyorum

bundan daha şeffaf bir şey yok bildiğim.

pantolonumu, sabunumu, aynamı biliyorum

alnımda çürüyen bir gerçek; kimliğimi biliyorum

buna kendimi alıştıracağım

çünkü yaşamak tek alışkanlığım.

beni tuhaf bir döngüde tutuyor bu

genzimi yakıyor artık bu sabır.

 

yaşamak kime yakışmıyor ki

hayat tuhaf durmuyor kan tahlili kuyruğunda

 

yelkovan ve akrep değil mi ki

zamanın koltuk değnekleri

 

yaşıyorum

bundan daha şeffaf bir şey yok bildiğim

Gökhan KILIÇ 13/12/2017

Bir yanıt yazın