Yorgun Atlar İçin Konkordato

3-Tears-from-Heaven
– zehra’ya, fatımanur’a ve diğerlerine-

Bizleri üşümekten alıkoyamayan evlerin anısına
Tüm bu duvarlar ellerimizle ördüğümüz
Saklandığımız ardı sıra
Tüm bu bakış kirpik gözkapağı
kül her ne varsa
Sendendir amennâ

Çiçek isimleri gelmiyor aklıma
Mevsim son kez dönerken yazdan kışa
Bu sefer kalıcı biliyorum
Bu yağmuru sevmeli mi ne yapmalı
Bağrıma bastığım onca şey uslanmayınca

Rabbim n’olurdu
Genzimi yaksaydı sarışınlığıyla bir mimoza
Cennette ve havva’yla başbaşayken o
Hüzünlü bir su yılanı olsaydım
Kötü şeyler gelmeden aklıma
Suya uzandığında kıvrılıp gözlerine
Aksaydım havzı kevser başında bir kez ona
Andolsun kalbim
Elma ağaçlarına çok çok
ama çok uzakta

N’olurdu Rabbim
Kıyamet hep aynı kopmasaydı
Bir kere de güneş duruverseydi ya yeşil çimenlere nâzır
Saat dört sularında
Yayla başlarında semaverde çay sunar gibi
Kuzuları sever gibi
Babamın türkülerini yeniden ulular gibi üfleseydi
İsrafil sur’a

N’olurdu olmasaydı kalbim
resifte mercan
Yahut o olmasaydı
Taş üstünde yosun

Oysa şimdi çok bilinen
Bir fıkrayı en az üç kez dinlemiş gibi yorgun
N’olurdu gülümsemeyeydim zorla

Şimdi bana Kisra’nın saraylarını nasıl yıktığını anlatıyorsun
Bilirim Rabbim
Bir gecede kuruttuğunu Sâve gölünü
İyi bilirim
Ve fakat n’olurdu
Bir de sesini işiteydim
Hud suresinin indiği Muhammed’in

Savrul rüzgar!
Bu şiir için yaşım geç
Bunca kırgınken başaklar
Ümid elbet yorulur

Ve sen!
Bana artık koşmayı vahyetme Rabbim
Ya ayaklarımı geri al
Ya bana kırları unuttur

 

1.10.2015

 

 

ⓘⓓⓔⓑⓘⓨⓐⓣ

deniz zehrâ

 

Bir yanıt yazın