Uzak Hafıza

ömrünüzün alnacından
çekilin bir dudak halesiyle
öpücük enkazları kalsın

uzun uzun bakmak kadar eski
ta kabil’den beri
damarını bulamayan iğne:
herkesin kendine okuduğu fatiha

sertliğinden ürper kendirin
hışırdar badem ve
şifa olur yaşam ağrısına
rüzgârın topraktan çaldığı döl
içinde ne kefen ne ardıç katranı
kapı gıcırtısından ürküp gelen bir kumru
uzun susuşlara çökmüş yağmur bulutu gibi
tünüyor nabzımıza

gözleri olmayan bakışlar
kara yapraklarla örülü esrik
dökülen moloz gürültüsü

ben harfleri bilmiyordum
ağzım nasıl yaratıldı
nasıl büyüdü bahçede dut
lağım boruları
yıkanmış bir avlu
her şeyden gelen bir şey
yetiyor bağışık bir ölüm tanımlamasına

 

(Yedi İklim Edebiyat Dergisi / Haziran 2018)

Bir yanıt yazın