Pusuya Yatmış Derin Bir Yarık

 ersin harman-idebiyat
Ahmet Turgay’a…
Allah’ın merhametli anına denk gelen kullar değiliz ,aradan çıkmıyoruz Ahmet. Baştan sona planlıyız. Bunu sorgulamak, planın dışına çıkmayı istemek değil yine planın hesap ettiği bir şeydir. Ancak anlamak istediğim şey şu ,insanın özgünlüğü nerde? Hawking’e saygı duyuyorum ama her şeyin teorisi her atom, her hücre her fikir, her düşünce, her cıvata somun Allah’ın özgünlüğü. Yalnızca O’na ait birer tezahür hepsi. Ve “Tezahür buğuludur” derler. Bizim gözümüz buruşuk bir retinadan yapıldı. Birbirimizi net, hakikati buğulu görecek kadar pürüzlü bakıyoruz. Ancak insanın Allah’ı bulmaya muktedir olduğunu varsayarsak (ki bir kısım saygın delillere göre gaye budur) bir başka göze daha ihtiyacımız var. Unuttuğumuz her şeyi farklı bir dosyalama biçimi ile içimizde tutan başka bir akla…Aklımız ve gözlerimiz aynada gördüğümüz yüzde, kafamızda. Yüzümüzde işte. Bak şimdi nereye geliyorum, evrende hareket etmeyen hiçbir şey yok. En kötü kendi etrafında dönüyor bir şeyler. Ve çarpışma olmadığı sürece hareketlerin tamamı periyodik. İnsanda da ölene kadar durmadan çalışan bir organ var. Evet, evet kalp. Eğer aklımız ve gözümüz gezegenler ise bunları barındıran ve niceleri barındırmaya muktedir büyük boşluklar ise kalbimizdir. Göğsümüzde her şeyden önceki zamanlardaki saadetini sayıklayan kalbimiz…Zaman geçtikçe konuşmak zorlaşıyor. Çünkü bu senin inanışın…Uçaktayım, karlı tepelere bakarken ve Al-i İmran’ı dinlerken Allah’ın bizi önemsediği kadar hiç kimse ve hiçbir şeyin önemsemediğinden emin oluyorum. Gözlerim doluyor çaresizliğe, bir çaresizliğin içini dolduruyorum.Bütün cicilerini giyinip toplanmışlar aklımın meydanında hatalarım, günahlarım… Kırdığım insanlar, üzdüğüm dostlarım, güzel şeyler, sevdiğim kızlar yaşadığım ne varsa önemsiz şu an. Biraz sonra yitip gidecek olan şu an… Ve demode olacak bir ‘şu an’. Benim sinemde kalansa, bir gün güzel bir yağmur yağarsa diye nehir olmak üzere pusuya yatmış derin bir yarık…

İdebiyat

Ersin Harman

Bir yanıt yazın