OKUYUCUYA SESLENİŞ

‘kafamdaki kırıklara ölesiye uygunsun hadi sana merhaba ‘ (Payidar)

ey kârî
sana bu görkemli gökler altında
bu kuru, bu uzak yerden bir ılıklık yolluyorum
başımı hüzünle göğsüne koyup ağlamanın düşüyle
bu bir sana dokunma hamlesidir
okur olmanın beleş hırkası
ne yana dönsen gözlerini bulup
dilimin piyasasını sana dayatma sömürüsüdür
dilde pazarlanır en nihayetinde kalp ağrısı
hadi sana merhaba…

tüm dergilerden
sesi kırık ıslık figürlerinden
modern güzellikten sana sıgınıyorum
sen yeni dogmus bir bebegin şefkat bulmus agzı
bilmenin bilmecesinde bogulmuş bir akıncı
kılıcını sakat bir atın özgurlük bakışına çekmiş bir akıncı
bütün kirimizle sığındığımız barbarlıkla
hadi sana merhaba…

parmaklarım duraksadı ve düşündü
kalktım süte kek ufaladım
bir izmariti zevkten ve zamdan delirirken gördüm
durmadım düşündüm
ölünse ölünür seninle bölünse bölünülür
sen iste bir kaç sümerliyi çarpalım
paleografya ilmine çarpalım
böylece çıldırmıs gibi düşünebiliriz her eşyayı
çok iyi olur birlikte ava çıkabiliriz
sen bu sayfayı yakarsın ateş çıkar
ben bir ormanın karnından ümmeti muhammede seslenirim
allah işi
nakkaşı ilah
kırmızı bir yolda
yani şuramızda tam şu damar haznemizde
aklın sınırlarıyla oynayan duygusallık denilen yeni yetme yetimlikle
yani olur işte bizden, niye olmasın ki
hadi bize merhaba…

sen ey gölgesizliğimi yerle bir eden ışık
mekana bağlanışım zamanda uzanışım
körlüğümle çözemediğim kördüğüm
bana bir dağ yeli uzat bir alın sıcaklığı

girsin kanıma kanının çıldırışları
İçime karışsın içinden geçen ne varsa
bir yol sun bana leylaklar içinde olmasa da
bir yol bir uyanış bir yaşama sebebi

uyandır bin yıllık yaşamak düşünden
ve bir gölge kat cismimin saydamlığına
azalt beni kır kadehimi renklerimi dağıt
değil mi ki bu gök böyle ihtişamlı
değil mi ki yaşamak üzerimizde kırık bir ağıt

kafamdaki kırıklara ölesiye uygunsun ki
sana da merhaba…

feyz kariha

Bir yanıt yazın