Abdurrahman’ın Vatan Arayışıdır

7104831-md

Kendini yaralayan bir şifacı gibi bakıyoruz acılara Abdurrahman… Ülke yerinde dursa da yer minderlerinin hep birden kalkıştığı horst eylemi, göğüs kafesimizde yurtsuz kalmayı bize kanıksattırdı… Yaşlanmak gibi mahcubiyetlerimiz var bizim. Bir dağın eteğinde ılıman bir kuşak olamamak gibi mahcubiyetlerimiz… Bedenleri böyle terkedip giden nedir, nedir necidir bizi bunca yok edebilen katil zaman…

 

Kendine yol çizmişiliğini seviyorum Abdurrahman. Kendine bir yol çizip o yola koyulmamanı seviyorum. Renkli dünyaların kalemlerine özenmeden gür bir yol çizip, durak denilen bir olguyu, o yolun baş mimarisi yapmanı seviyorum.

 

Senin serçe parmağında ağlayan ağacı, ben toprağıma düştüğü kadar bilirim. Geceleri kesilen elektriği hem arayıp hem aramamak arası, relikt bir bitki gibi. Gece… Başın ağrıdığında yaslanabileceğimiz akifer tabakası olsun yatağımızın. Limanlarla aramız uzak ve soğuk dokunabiliyor hala umurumuza… Bugün çok üşüdüm örneğin Abdurrahman. Ayaklarımın hızına kalbimin yetişemediği yerlerde aksi bir durum. Limanlar… limanlarla aramız çok uzak. Beklemek nedir bilmemek gibi demirsiz pamuktan bir yapı. Terlediğini görebiliyorum, yüzerken ve ağlarken bir suyun başında, tabiata müderrislik yaparken. Herkes bilir , sen de bilirsin ki su, terin aforoz edilemediği bir yerdir.

 

Bir şeyleri halletmek geçiyor bazen cesaretimden. Gülümsüyorum, bir dudağın yaramazlığı kalıyor bu. Gözlerinin fetvalığına aç bir günah gibi debeleniyorum sonra. Yer yer sevimli yer yer ateşten bir ferman gibi bakışın benim dünyayı görmemi sağlıyor. Eteğime yapışıyor çocuklar, bir rahmin yetimi çocuklar…

 

Ellerin diyorum Abdurrahman, ellerin… Ellerin, icazetini almış şefkat, işinde mahir, her şeye rağmen kadar…

 

 

Feyz Kariha

sade-arka-plan-siyah-1

Bir yanıt yazın