Başım dumanlı dağ öyle serkeşim
Yutkunur karanlık, gece yutkunur
Hakkı’dan haberin var mı kardeşim?
Kelimeler öksüz hece yutkunur.
Yaralı kuşların dili niyazda
Yakup’un kuzusu meler enkazda
Böyle derde böyle haykırış az da
Pencere kırılmış baca yutkunur.
Kardı fısıldayan kör karanlığa
Ekmeğe, soğana, şekere, yağa.
Tüm şehir sığar da kara toprağa
Musalla nasırlı, hoca yutkunur.
Ruhumun ağıdı siyahtır siyah
Sağır betonları dinliyor Allah
Karalar bağlamış seksen milyon ah
Keramet kırılgan boca yutkunur.
Genzimi yakıyor zehirli balın
Çürümüş demirin; paranın, malın
Selası verildi onca hayalin
Analar perişan koca yutkunur.
İnsana tapana şu feryat yeter
Ömerin yangını ölünce biter
Alnımda depreşen çaresiz keder
Kıbleye durunca anca yutkunur.