Cihangir

 

 

Gözyaşlarına mukayyet ol Cihangir

Vedaya yanaşmayan saçların utansın

Müşkülümün deli kırbacıdır onlar

Onlar kanayan çocukluğumun sevgi dolu tanrısı

Yoksa hangi yönle açıklanabilir kalbimden havalanan bir kuşun

Kıtalar kat edip yaralanması.

 

Sarıp sarmaladığında çikolata renkli anneler evlatlarını

Yığınla insan kaybederdim içimde ben

Birbirinden utangaç

Birbirinden fukara yığınla insan kaybederdim.

Allah’a inanmıyor diye

Putperest ilan edilip

Menat’ın kollarına terk edilen

Bütün kalplerin

Alacağı olsun.

 

Ah gemiler

Eski gemiler taze limanlara sürdüğünde atlarını

Ölümle tanışıklığımın ince

İpince hatlarını çizerdim

Bütün ilkyazlar

Buselik makamında ıslık çalardı saçlarımda

Bu sanrı fotoğrafları solduran büyük bir acıyken bile

Sakallarımda papatyalar

Şiir sever kavimler için açardı.

 

Bazı gecelerin hakkını vermeli Cihangir

Pastel renklere anlam yüklemenin keyfini sürüp çoğu

Bazı gecelerin hakkını vermeli

Griye mor

Mora asfalt sarısı yakıştırmak mesela

Bütün kışı üşüyerek geçirmenin kırsalıdır.

Çarşıları, pazarları kalbimize sığdıran kudret

Renklerin de resmin de ilacıdır.

 

Taranmak, şüpheli ölümlerce taranmak

Sana kınında kılıç

Bana denize küsmüş müphem balık kadar apak.

Zemheri ayazı, kasığında şarkıların

En uzak düşe dalarken bile kılcal damarların

Kalk, bir besmele çek

Nefes almak gibi kabuslardan uyandır beni

Uyandır Cihangir

Kirin, pasın uğradığı vicdanımı

Körpe bakışlarla uyandır.

 

Acı paylaşılası bir şey değildir

Çünkü yağmurun terazisi

Arpasız, buğdaysız bırakır hepimizi

Kıvamlı gözyaşlarıyla tükenen türküler zihnimizi

Hepten gurbete zerk eder vatan bellediğimizi

Halka halka boynumu kuşatan şu boktan hayat

Etten, kemikten, hepten gurbet.

 

Yalnızlığın her türünün sağanak sağanak okşadığı hatıralar

Kimi zaman celladı olur hiç sevilmemiş bir kadının

Kimi zaman Türkiye haritasında belli belirsiz bir kasabanın

Eline kadın eli değmemiş sarhoş delisi kadar bahtiyardır.

 

Yanmaya gönlü olanların öyle büyük ateşlere ihtiyacı yoktur

Geceye mıh çakıyorum Cihangir

Lambalar gırtlağımda boğum boğum

Şehrin en uzak eviyim ben

Karanlıktan korkar çocukluğum.

Dünya yaşanacak bir yer değildir

Biricik evlerin abdestsiz kaldığı tefekkür saatlerinde

Dünya hunharca ölünecek bir yerdir.

 

 

 

Bir yanıt yazın