gül kurusu saatlerde
yıkılmış şehirler
geçerken gözlerinden
yorgun yağmurların
kuy(t)usuna
s’akla göğünü
bir hüznü koş dört nala
bir kırgınlığı diz
kalbinin raflarına
saçaklara konan
kuş misali
kon dalına
kimsesizliğin..
büyüt sessizliğini
mavinin
uçsun gözlerinden
yaşları
aşksız baharın
sonra usul usul seyret
yalnızlığını bir denizin
bir derin’in
bir deli’nin
oysa cevaplar
bir akrebe takılıdır
suskunlukları vardır;
kaçak dövüşlü
yelkovanların
sırlı sevdası bir rüzgarın
kırık sesli şarkıların
fısıltılı an’ların..
uyut yenilgilerini;
kalbinin
kabrinin
el salla küllerine
güllerine baharın
koy duvarlarını
kuşun kanadına
‘efil efil sesle’
bir sonbaharın..
göğüne yuvalanmış
kelimelerini de alıp yanına
sür kalbinin atlarını
arsız sahipsiz
boşluğuna sevdanın
boşluk yağmurlansın
kuşlar suskunlaşsın
ne çıkar
bir derin ırmak olsun
soruların, sorguların
sorma
boşver
kırgınlığın cebinde kalsın
gönlünü sal gitsin bir dağa
işte böyle böyle büyüt bir kederi
sonsuz olan yolculuğa..
Nur Derin