-Bülent Parlak’ın ‘Sonra Canan Önce Canan’ına ütüsüz bir sarılma-
O benim kalbimdi, bin dokuz yüz seksen iki yerinden kırdığınız
Kapınıza gelmiştim dünya diye, markut bir hahamdınız
Seviyordum üstelik , bakıp uyacağım elleriniz vardı
Yerkürede savaş bilmez bir vadi inşa edemezdim, tamam
Tamam, kırıklarımdan bahçelenmiyordu su
Çocukları seviyordum ve kalbim bir masalın içine sığmıyordu
Yüzünüze yakışacak bir jilet darbesi kadardım
Tamam! Kan dediğiniz benim kırmızımdan akmıyordu.
Kapınıza gelmiştim kuşlar bir göğü yererken
Demiştim ki: benim anahtarım kalbimdir
Açmak için bu kadar hırpalamayın
Bir kilit kapısına nasıl küsüp gitsin
Markutluk benim de içimdedir.
İnsan, gitmemeyi bir kuşa bağlayıp
Haberleşmek ister kendiyle aynada
Herkes tarafından kırılan bir suretse bu
Gamzesinde kuşlar can çekişiyor demektir
Akmıyorsa boyası bir hiçliğin
Yağmurdan sonra ıslanmak kadar talihsiz
Şehir çıkmazı bir metro
Yürüdüğünüz kadar ayak direyebilen iç ses
Ve tabelalar, küçük küçük yazılar, sokaklara sürükleyen girdap notları
Yazı ki 0,5 uç kırılganlığında bir kaderdir…
Keşke doğrulup yapmadıklarımı değil
Yaptıklarımdan çıkan dersleri umursasaydım
Bu beni barınağınıza bırakılmış bir tapınak yapardı
Toprağın ağzını kapardım, ellerimden âmin akıtarak
Sığınırdım, beslenirdim ve dahi huzur kanmak değildir bilirdim
Çalınmanın dokunmadığı bir kapının eşiğinde
Ütüsüz provalar eşliğinde
En ayıp nidalarda ses buruşturup, derdim ki:
Tak, tak, tak!
Sen kapısın bu kadar nazı bırak
Senin kimyanda açılmak var
Sırrın bir anahtar deliği kadar
Nasıl da sızıyor ince ince teninden geçmişin feri
Bâbun bâbâni esbak…
Say ki Yesrib’im, kendi içimde bir amâlikayım
Farz et ki bekliyorum bir hicretin bana gelmesini
Esv ve hazreç hiç küsmemiş bağrımda, Mâ’rib barajı yıkılmamış
Babil sürgününde nice Yahudi kabileleri görmüşüm
Ve hep hazır bir selametle beklemişim
Yumuşak başlılıkla beklemişim, asıl misafirimi…
Siz benim insan kalbimi kırdınız
Mekke’den çıkmayan inatçı bir put gibi kırdınız
Keşke kıyam edip yapmadıklarımı bu kadar sevmeseydim
Aşk beni hırpalasın istedim. Aşk beni hep hırpalasın
En çok o, bıraktığında yetim kalıyordum çünkü
En çok sevmeye yeltendiğinde, mutlu bir dünya…
Siz, benim insan kalbini kırdınız
Aşk da durmadı o da kırdı
İnsan böyle durumlarda
Gitmemeyi bir kuşa bağlayıp
Üç Nas bir Felak
Ölmek istiyor kendisiyle aynada…
ⓘⓓⓔⓑⓘⓨⓐⓣ
Feyz Kariha