Gökyüzü Matem Olacak
1/:
Hazırol mateme kız Asuman!
Vallaha şu sarışın güneş de ölecek bir gün…
Ahanda yazıyom buraya dediydi dersin!
Bilirim inanman gelmez o halde bu şiirle beraber ben susayım,
Bu arada boş arsalara sürülen kör düğümler çözülsün,
Döksün karnındaki tüm iliksiz düğmeleri bu ulu evren…
O kocaman, iriman, uluman ne sayarsan say işte,
Vallah, o nasırlı ayaklarıyla bir çağlayan misali gümrah,
Ve umur görmüş kadırganik dağlarımı ıvır ıvır deviren,
Dayımın nazlı kızı dünya gelin haykırsın,
Sen haykır ya da: Aman ey aman!
……………… mavi alemin düzlemine demir leblebiler yuvarlayan,
……………… alnı akıtma, kıçı tamga dağlı atların tek sahibi ey!
Bil ki bu son öğünde yenen bulamaç, yaşanan en son düğün,
Zemheride akışkan ateşle zifiri karın zifafı yani…
……………… artıkın sen de hazırol ezeli mateme ey Asuman.
……………… o anlı şanlı sarışın lepiskalı güneş de ölecek bir gün…
Başladığı gibi bitecek diyar-ı kevkeb de, ki rengarenk düğün…
Varla yok arası minnacık bir istayonda, gıdımcık öğün…
2/:…
Dom demeden gene domaldı avurdun lan kız Asuman yine…
Hayırdır? Eh o halde demem o ki,
Ben susayım, kanca takayım damağımla dilime
Görsün dilsiz halimi de can düşmanım bulut ağlasın…
Haydi sen de haykır şimdi, bir yüz asır süresince Asuman…
De ki mesela, eski hatıralarımıza hayat öpücüğü kondurup,
Ey, toprak kokan denizde, nasırlı ayasına baka baka,
Ömür avlayan geçmiş zorbalıklardan arta kalan balıkçı…
Kaçıncı bu Allah aşkına be edem?
Bu kaçıncı el aman!
……………… gözünün irisinde dolana dolana Ay’ı arama boşa,
……………… yok, gitti zira o balıkların kursağında ebedi sürgün,
Haydi, duy beni de artık hazırol karalı bir mateme be Asuman
Anam avradım ossun, Güneş de ölecek birgün…
3/:…
Ben susayım,
Açık alnıma dört yanı kapalı serin yaylaları mıhlayan,
Dedem Korkut diyarında yatar boz başlı dağlar ağlasın…
Up uzak diyarların, balık pulu ölçüsünce gümüşî,
Ve sahnıçemen dudaklı, kısraklar kadar kıskanç rahibesi…
Kondurup ateş parçalı busesini ta karlı zirvelerine kalbimin,
Kutsasın alacalı akşamla ölen zavallı son ışıkları arkada koduklarımız,
Ve haykırsın dağların sahibi dünya avaz da avaz yana yakıla,
Hatta tekne oruçlarımızın beyi sofra yıldızları da susmasın ve haykırsın.
Hatta doğrulsun takvim çıngı çıngı haykırsın zaman
Ya da sen haykır: “Aman ey aman! ”
……………… karesel yaylaların eliptik karnını kışla dolduran,
……………… yosma göğsü yeşili kayaların tek efendisi,
Bil ki, vallaha bu görüp göreceğin son düğün
Toprakla zamanın zifafı yani…
……………… de hadi, kız kızdırma efeyi ve hazırol yanık mateme be Asuman,
……………… dinime, imanıma güneş de ölecek bir gün…
4/:
Derim ki son kez hazırol mateme,
Yaman yaslı günlere hazırla karnı on üç köşeli gelinlerini,
Bil ki, göründüğünden bambaşka olan bu evren; evet sen…
Oğlun öle be annem; ben susayım,
Yıldızların anadan yetim oğlancıklar gibi büzüşen,
Ve yol üstünde, Ebacehillerce kazılmış karanlık çukurlara düşen,
O şavaşkan, vuruşkan ve sevişgen şanlı geçmişleri ağlasın…
Ve çığlık çığlığa seyyareler uçuşsun, kevgire dönsün kevkebler bir bir…
Bir yanı apak da bir yanı som kibir, boz bulutlar ateşli yağmur haykırsın,
Vaktidir artık; haykırsın gari, babadan öksüz zaman…
Veyahuttata lan kız hadi sen haykır: “aman ey aman! ”
……………… arkada kalıp kör topal yıldız artığı toplayan,
……………… siyah pelerinli, saçları kestane kahvesi sahnıçemen rahibe,
Bil ki bu çangıl çungul hayatındaki en sonuncu düğün,
Zamanla içgüveysi beşerin zifafı yani…
……………… ee, artıkın sen de hazırol sonun başına be Asuman,
……………… vallaha şu sarımtırak güneş de ölecek bir gün…
Ya sen? Yaşayacağını mı sanırsın Armegedon sonrası!
İşte buna derler kız delişmen, hüsnü kuruntu diye,
Evet; yakın o gün hem de çok yakın!
Ve en son senin öldüğün gün susacak o kutlu kelam: Kün!
….. fe yekün!