“ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya.”
“insanlar, motor sesleri, sis, akıp giden su..
ah ne yapsam ne yapsam her yerde bir hüzün tortusu.”
…
her yerde sarı çizgiler
yüzlerde belli belirsiz yorgunluklar
düşen yapraklar
gülen ayva, ağlayan nar.
içimizde uğuldamaya başlayan rüzgar
yağmurlar, yağmurlar, yağmurlar…
sonbahar tüm ihtişamıyla sergiliyor marifetlerini,
g/özümüzü alıyor ışıkları.
eylül bitti, ekim de bitecek
kasım da, sonra ver elini kış
arkasında bıraktığı boş bakışlara aldırmadan gidecekler hepsi
bitmesi gereken bitecek
gitmesi gereken gidecek
el sallamalar boşa.
gelenler ve gidenler
bize verdikleri, bizden alıp götürdükleri
gelsin gülen yağmur
ağlayan sokak
kaldırım telaşları
güz yokuşları gelin
mevsim ninnilerini duyuyorsun değil mi?
kış nağmelerini
ve bizi derinden çağıran kış uykularını
kış uykusundan geçerken; uyusa ya bizi zaman, uyandırmasa keşke..
ah..
hadi üşüyelim gelsene..
ⓘⓓⓔⓑⓘⓨⓐⓣ
Nur Derin