Yine o sakat gecelerden biri. Uyku tutmuyor. Kafamı yastığa her koyduğumda zihnimde katıksız cinayetler canlanıyor. Sonra aç sokak köpekleri havlıyor. Uyuyamıyorum. Uyutmuyorlar. Anılar, acıtıyorlar. Sanki duvarlarımı yalayan iblislerle yaşıyorum yıllardır. Parlak düş perdeleri kuruyorum tavanıma. Hiç göremediğim rüyalarımı canlandırıyorum göz kapaklarımda. Kışkırtıp kovuyorum kelebeklerimi parmak uçlarıma. Tırnak aralarımda hissediyorum karanlığı. Tenime değen, gecenin nefesi, biliyorum. Korkmuyorum. Aksine, seviyorum bu hüzünlü anları. Yaşadığımı en çok bu zamanlarda hissediyorum. Kanımdan içeri giren her acı biraz daha hissettiriyor kendini damarlarımda. Aferin mumlara. İçimde güneş gibi doğuyorlar. Yanık acıları arasında dünyamı aydınlatıyorlar. Aferin… Nefes alamıyorum böyle zamanlarda. Sanki ciğerlerime çift boynuzlu bir öküz oturuyor. Hayatımı gevişliyor içimde. İçimde içimi çiğniyor. Kusmak istiyorum tüm ölü kelebek larvalarını midemden. Olmuyor. Saati katledip, yelkovanı akreple çiftleştirmek istiyorum. Saf bir zaman elde etme çabası bu bendeki. Biliyorum. Çok yaşamayacağım. Birkaç anı daha çalmak istiyorum hepsi bu. Sonra bir an oluyor. Saat duvardan fırlayıp kafama düşüyor. Zihnimde uçuşan rakamlar arasında uyuya kalıyorum. Hayır. Uyku değil bu. Azrail’e davetiye çıkarıyorum..!
idebiyat
Adem EYSENBOĞA