İlk kar düştüğünde Muallâ
Açıver ölgün gözlerini, dünyaya caka sat
Biliyorum, mezarlıklarda işler kesat
Belediye her bir şeyi düşünmüş çünkü
Sen yine de hortumun düğümünü aç
Baktın su bile vermiyor zabıtalar
Ardına bile bakmadan kaç
Yozgat’ı bir kereliğine unut, belki de
Ah Muallâ yarana başkenttir ilaç
Haydi Muallâ, asfalta uzan
Üzerinden kışlık tanklar ve kirli ayaklar geçsin
Sanma ki sevimlisin kış ayazında
Ve sanma ki enikonu güleçsin
Anıtkabir’de putperestleş, şanın yürüsün
Kocatepe’de muhafazakar demokrat ol
Ankara’yı kardelenler bürüsün
Yüksel Caddesi’nde muhalefet et bir şeylere
Ah Muallâ, bırak itler ürüsün
Bir gün muhakkak Muallâ
Ankara seni fark edecektir, sabırlı ol
O gün geldiğinde hafızanı sıfırla
Melih Gökçek Muharrem iftarına gelecek, eminim
Sen şimdiden Ankara tavayı hazırla
Bilmiyorsan formülünü zıkkımlanmanın
Boğaziçi Lokantası’nda staja başla
Dolmuşçular klakson çalsınlar trafiğine
Ah Mualla, ölemezsin bu telaşla
Ankara’ya alış Muallâ
Karbondioksit ve iğde kokusunu hisset
Gençlik Parkı’nda gazoz eşliğinde
Bir Behcet Nacar filmi seyret videodan
Korku tüneline gir, süpürgesini çal cadının
Bu böyledir, ceplerine saklanır ecel
En masum kadının
Baktın ki öldürmekten hazz etmiyor
Ah Muallâ, çek ipini celladının
Protokole alışıksın sen Muallâ
Roma’dan başladın ölmeye, Ankara’yı buldun
Arada geçtiğin nice başkentler var bir de
Bir yığın kerli ferli kukumav kuşu
Hangisinde gördün hatırla, eleğimsağmayı
Hangisinde smokinleşti maskeler
Ve hangisi Çankaya kadar yüksekti
Tam sırasıydı ölmenin bağırtısız
Ah Muallâ, kurşun sekti
Seğirt iyice Ankara’da Muallâ
Biber gazına denk gelirsen parmağını ısır
Topluca kültürel zehirlenme seanslarına katıl
Şanın yürüsün, sen koşarak git
Meclisten geçen bir kanun kadar emin ol kendinden
Samanpazarı’nda iki gümüş yüzüğe satıl
Kızılay’dan geçerken sol yanına aksa
Korkuluklar batsın baldırına
Ah Muallâ, kan akacaktır akacaksa
idebiyat
Ali TAVŞANCIOĞLU