Toprağına ve mevsimine
Ağaçtan girenlere…
Ey lezzetinde bin karga tamahı taşıyan dut
Kaldırımların tünelinde
Yol bulduğun yok oluş
Benim içli tezimde…
Baharın telinde çalınan huşu
Bizi yaz ikindilerine usulca taşır
Üzerimizde tazelenen ezanlar
Üzerimizde yol hikâyeleri
Balkonların demir parmaklıklarından
Çocuklar yüzlerini dünyaya fırlatır…
Musavvir cennetlerden sana bakarız
Sen merhamete doğru taze bir rayihasın
Şenlikcisi oluruz onulmaz yaraların
Hiç savaşılmamış pamuk şekercilerin ve parkların
Biz kuş gibi geçip gitmenin
Bitmeyen mezarcılarıyız…
Ne zaman ki dalsız bir meyve gibi kalınca
Harabeye döndüğün her sokakta
kızıl bir köy kurmak istiyorum
Altında akan pekmezden ırmaklarla
Korsan bir duygu değil bu , hayır
Seni cennetten düşürmüş gibi leziz bir anneyken şu ağaç
Durmadan koşan yeşil esaretinken
Öykünmek elzemdir tanelerinden…
Tenine değen güneş renginden soğuyor
Şimdi yalnız bir tattır gerisi
Ve kimse dalından kopmuşluk nedir bilmiyor
Bıçağa uğruyor merhametin derisi…
Ebu leheb’in elleri kurudu bak
Kurudu yanlışa odun taşıyanlar
İbrahim’e ateş kurudu
Züleyha’ya taş kaldı tapınaklar
Yusuf’a kuyu kurudu
Sen niye kurudun kursağımızda
Velinimetiyken kuşların ve kokun sokakların
İncilerden bir şelaleyken sana musallat nefsimize
Niye kimsesizlikti yurdun…
Her daim bir cenk telaşı zamanın çemberinde
O inci şelalelerini yok eden serüvende
Ey dalında yayaları cezbeden
Ey teninde güneşler kurutan sokak dutları
Kirli kedileri sev onlarda senden
Ve çocuklar için
Çocuklar için biraz daha diren…
_________________________________
( sevgilim bu şiirde de senden bahsetmedim
Öpmedim dut yemiş bülbül dilinden )
Feyz Kariha
İdebiyat