İbn Sînâ (980–1037), ruh (nefs) konusunu felsefî ve psikolojik olarak en sistematik ele alan İslam filozoflarındandır. Onun ruh anlayışı hem Aristo’nun “De Anima” (Ruh Üzerine) adlı eserinden etkilenmiş, hem de İslami öğretilerle harmanlanmıştır.
Aristoteles, ruhu canlıların yaşamsal ilkesi (entelekheia) olarak görür ve bu konuda en kapsamlı açıklamayı De Anima (Ruh Üzerine) adlı eserinde yapar:
1.Bitkisel ruh: Beslenme ve büyüme için gerekli
2.Hissel ruh: Duyularla çevreyi algılama ve hareket
3.Akıllı ruh: Soyut düşünme, kavrama, bilgi edinme
İbn Sînâ’ya göre ruh (nefs), insan bedeninde bulunan soyut (maddesiz) bir cevherdir. Bu ruh üç temel aşamada gelişir.
İBN SÎNÂ’YA GÖRE RUHUN (NEFSİN) ÜÇ MERTEBESİ:
1. Nefs-i Nebâtî (Bitkisel Ruh)
Bu, canlılığın en temel düzeyidir.
Bitki ve hayvanlarda da bulunan ruh seviyesidir.
Yetenekleri şunlardır:
• Gıda alma (gıdhiyye): Beslenme gücü
• Büyüme (nümüvviye): Gelişme gücü
• Üreme (tevellüd): Soyunu devam ettirme gücü
İbn Sînâ’ya göre anne rahmindeki insan embriyosu, ilk aşamada sadece bu bitkisel ruha sahiptir. Bu yüzden “insan da önce bir bitki gibi başlar” der.
“Ve Allah sizi bir bitki gibi yerden bitirdi.”
(Nuh 17)
2. Nefs-i Hayvânî (Hayvansal Ruh)
Bu ruh, bitkisel ruhtan sonra gelir. Hayvanlar ve insanlar ortak olarak bu ruha sahiptir.
Yetenekleri:
• İdrak gücü (hissî yetiler): Duyu alma (görme, işitme, tatma vb.)
• Hareket gücü (harekât): İrâdeli veya içgüdüsel hareket etme
• Hayal ve hafıza: Gözlemleri depolama ve hatırlama
İnsan embriyosu, gelişim sürecinde hayvani ruha geçince artık “canlanmış” sayılır.
“Ve el-cânne halakahu min mâricin min nâr.”
“Gizli şeyleri de dumansız bir ateşten (elektrik) yarattı.”
3. Nefs-i Nâtıka (Akıllı – İnsanî Ruh)
Sadece insanda bulunur. Bu ruh, akıl sahibi olmaktır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran asıl özelliktir.
Yetenekleri:
• Düşünme ve muhakeme (fikr):
• Doğruyu yanlıştan ayırma (temyîz):
• İrade ve ahlak:
• İlim – soyut kavramlar üretme:
Bu ruh, ölümsüzdür. Diğer ruhlar bedene bağlıdır ama nâtık ruh (akıllı ruh) bedenden sonra da varlığını sürdürür.
RUHUN GELİŞİM SÜRECİ – EMBRİYODAN RUHA:
İbn Sînâ, insan embriyosunun gelişimini ruhun bu üç aşamasıyla açıklar:
• İlk 40 gün: Bitkisel ruh → beslenme ve büyüme başlar
• Sonraki aşamada: Hayvani ruh → hareket ve his gelişir
• En son: Akıllı ruh insana “üflenir” → Bu, esas ruhun gelişidir
Bu görüş, Kuran ve hadislerde geçen “ana rahmindeki gelişim süreci” ile de paralel düşünülür.
RUHUN GELİŞİM YOLCULUĞU –Sûfî Yorumu
Bazı mutasavvıflar (örneğin Sadreddin Konevî, İbn Arabi), İbn Sînâ’nın bu şemasını alır ve daha mistik bir yorumla geliştirir:
• Bitkisel nefs → maddî arzularla sınırlı yaşamak
• Hayvani nefs → duygu ve nefse esir olmak
• Nâtık nefs → akıl ve kalple yücelmek
• Kâmil nefs → ilâhî iradeye boyun eğmek
İbn Sînâ’ya göre insan, önce bir bitki gibi yaratılır (bitkisel ruhla), sonra hayvan gibi hisseder ve hareket eder (hayvani ruh), en sonunda akleden ve seçebilen bir varlık olur (akıllı ruh).
Bu görüş, hem Kur’an’daki “bitki gibi yaratılma” ayetini, hem de embriyonun gelişimini felsefi bir bütünlükle açıklar.
İbn Sînâ’nın ölüm sonrası ruhun varlığı ve yeniden diriliş (ba’s) konusundaki görüşleri, onun hem bir felsefeci hem de Müslüman düşünür kimliğiyle şekillenmiştir. Bu konuda kelamcılar (özellikle Eş’arîler) ile arasında ciddi farklar vardır.
İBN SÎNÂ’YA GÖRE RUH ÖLÜMDEN SONRA VARLIĞINI SÜRDÜRÜR MÜ?
Evet. Özellikle nâtık nefs (insanî akıllı ruh), bedenin çökmesiyle yok olmaz. Çünkü:
• Ruh, maddeye bağlı değildir.
• Nefs, soyut ve cevherî bir varlıktır.
• Akıl sahibi ruh, beden olmadan da var olabilir.
Bu fikir, yukarda bahsettiğim gibi Aristoteles etkisinde gelişmiştir. Ancak İbn Sînâ bunu İslâmî bir çerçevede yeniden yorumlar.
Ölüm Ne Demektir?
İbn Sînâ’ya göre ölüm, sadece bedenin çökmesidir.
“Ölüm, nefsin (ruhun) bedenden ayrılmasıdır; fakat nefs baki kalır.”
(İbn Sînâ, eş-Şifâ, nefs bahsi)
Bedensel fonksiyonlar durur ama ruhun düşünmesi, kavram üretmesi devam eder. Beden ortadan kalksa da aklî ruh kendi başına var olmaya devam eder.
YENİDEN DİRİLİŞ (BA’S) VE MAHŞER GÖRÜŞÜ
1. Ruhî (Mânevî) Diriliş Görüşü
İbn Sînâ, Kur’an’da geçen “yeniden diriliş”i çoğunlukla mecazî/mânevî olarak yorumlar:
• Ahirette ruh tekrar diriltilir.
• Ancak bu, dünyadaki bedenle değil, manevî bir form ile olur.
• Ruh, yaptığı iyilik ve kötülüklerin karşılığını doğrudan idrak eder.
Bu görüş, kelamcılar tarafından eleştirilmiştir. Çünkü kelam ekolü, ruhun bedeniyle birlikte dirileceğini savunur.
2. Cismani Dirilişi Kabul Etmedi Mi?
Bu çok tartışmalı bir konudur. İbn Sînâ şunu der:
“Akılla cismanî (bedenli) diriliş ispatlanamaz. Ancak vahiy ile mümkündür.”
Yani:
• Akıl ve felsefe yoluyla bedenle birlikte diriliş mantıksal değildir.
• Ama Kur’an söylüyorsa, bunu iman açısından kabul eder.Bu yüzden bazı âlimler onu “cismanî dirilişi inkâr eden” diye eleştirmiştir. Ancak o imanî olarak reddetmez, sadece felsefî yolla ispatlanamaz der.
Cennet ve Cehennem’e Dair Görüşü
Cennet:
• Ruh, bilgisiyle, hikmetle, ahlaki arınmışlıkla yücelirse;
• Allah’a yaklaşır.
• Bu ruhani yaklaşım, cennetin kendisidir.
Cehennem:
• Ruh, dünyada sadece şehvet ve nefsaniyetle yaşadıysa;
• Beden arzusunu tatmin edemeyeceği bir alemde ızdırap çeker.
• Bu manevi azap da cehennemdir.
“Cennet mutluluktur, cehennem ise uzaklıktır.”
(İbn Sînâ’nın işrâkî gelenekteki yorumuna yakın düşünceler)
İlgili Eserler
• eş-Şifâ (el-Nefs bölümü)
• en-Necât
• el-İşârât ve’t-Tenbîhât
• Risâletü’l-Ahd (vasiyet mektubu)