Heves, Aşk ve Tank Meselesi

idebiyat1

Ve dahi âlimi sapladılar bilinmez bir yolun yokuşuna

Bilmemek ne güzel duruyordu,  üstelik biraz da kelebek mayını

Toprağın kaynadığı gezegen nazarında

Dişleri çürük bir tank gülse ne olur

Namlusunda kanatlarını doğuran kuşlar

Kaçalım diyordu bir tıkırtı

Tıkırtı ki gölgesini yemiş aşırı zayıf bir ihlal…

 

Ne hevesli bir mavi, turuncunun hırslı günleri

Göğsünde bıraktığı terazideki yangın

O kendinden bıkan, bıktıkça harlanan yangın

Sevmedikçe paslanan gecenin ritmi

Sonra diye bir ilah vardı ve kaybetti

Hevesinde yıkandı zorba dudakların.

 

Benim kalbim diriydi, atlatıyordu her serçe şarkısını

Kırılan testi içinin kavuştuğu ışık

Ve aç kalkmak , toprağın sofrasından

Kızdırmıyordu hiç

Bileğini kesmiş bir ormanı…

 

 

Öfkeyi doğru kullanmalı hakka tapan

Ki lekesiz olsun diye  istikbali

Kimyasıya ve hunharca

Kimyasıya ve hunharca

Öfkeyi doğru kullanmalı hakka tapan

Mızraklı ilmihalinin akıcı Osmanlıcası ile ÂMİN

Uyanmanın ilki , seni seviyorum’dur

Sonra diye bir ilah vardı ve kaybetti

Sonrası aşk ile üç kere ,

Hevesimizi munfasıl kılma sevgilim

Hevesimizi munfasıl kılma sevgilim

Hevesimizi munfasıl kılma sevgilim

Kezasıya ve hunharca âmin…

Feyz KARİHA

Bir yanıt yazın