Güvenini tamamen yitirmişsindir, hiç dostun kalmamıştır çevrende. Hiçbir şey istediğin gibi gitmemektedir. Vazgeçe vazgeçe ilerlemektesindir. Bir başına kalmışlığın artık pek sarsmamaktadır. Düşündüğün her şeyin gerçekleşmesi bile bu kadar korkutup, yıpratabiliyorken insanların bu kadar alçalabileceği, böyle basit oyunlara kalkışabileceği hiç aklının ucundan bile geçmemiştir.
Ne kadar çok dostun olduğunu, sırtındaki yara izlerinden anlayabilirsin, olsundu. Bu zamana kadar yaptığın, yapabildiğin ve yapacağın her şeyde bir başınaydın. Kimseye minnet etmeden, hayatını bir şekilde idame ettirdin. Şimdi dur! Zor zamanların geçmesini bekle. Geçecek her şey, düzelecek bak, Ben söylemiştim dersin, adım gibi biliyorum. Unutacaksın bunları da, kışlıkları, rafa kaldırır gibi.
Biliyorum, üzülüyorsun. Ama üzülme, huzur artık başka bir gölgeliğin altında. Ve çok yakın artık. Onun gölgeliği altında soluklan, oradan sımsıkı tutun hayata. Kimdir, nedir, neyin nesidir diye sorma? Bilirsin, tanırsın. Bunca zaman, başlayan ve biten şeylerin sebebi, biraz olsun birbirinizi buldurmak içindi, buldun da.
Sırası mıydı, peki şimdi? Sırasıydı. Böyle zamanlar da baharlar getirmesiydi, seni alıp bilmediğin çöllerin kumlarına savurmasaydı, iç cebinde unutulmuş karanfilden tanımasaydı hiçbir şeyin anlamı kalmazdı senin için. İyileşecek sonunda yaralar. Günler, yollar, geceler, düşler bitecek, hepsi bitecek. Ay batacak, Güneş doğacak. Hayata tekrardan karışacaksın, yarımdan bir bütün yaratmak gibi, yatık sekiz gibi, sonsuzluk gibi…
Fuat Can GEVRİ