hayattı
bu toz bu gaz bu bulut
barut ve kan
ardı sadece ses
nefesti,solgun ciğere
o,bana seslenmez;ben,ona..
pervaza konan üveyiğin,
konuşmaması gibi pervazla
Ölümdü,sesi.
bana bir daha asla dirilemeyecek şeylerden bahsetti.
Hiç işitmemiş gibi baktım yüzüne.
Gülümsedim.
Ben sağır,ben dilsiz
O haddinden fazla güzel
Sesi, nefesti.
Nefessiz kalmaktı sesi.
Şimdi ağzında kimbilir
Nerede hangi mavi kuş
Konmuş binbir telek ve şekil
Her biri ayrı bir şey söyler
En çok mümkünsüz bir heceye dair
sesi,”belki”;
sesi,”bir gün”;
sesi,”mutlaka!”..
sesi,”hiç”
sesi,”hep”
sesi,”asla”
unutur gibi bir şeyleri tâ başından
hatırlatıp bir çocuğun ilk düştüğü yeri
sesi,”âh”
sesi taş eşiği bir evin
ağır ve çocuk her ne varsa
sesi pirinç aynalar arasında
ahşap bir somya
henüz açmış nar çiceği
sesi yeni sesi kadim
bulduğun yerde yitirmekti sesi
çarmıhını suya düşürmüş isa gibi bakardım ona
sesi hem firavun hem musa
Sesi,karın yağması akşamları
Sesi,deltayı adımlayan pelikan
Sesi,renkli kalemler,ölümü çizen
Tadı dilde pas,tadı kan
sesi,çocuk
cuma akşamları caddeleri dolduran
koşar adım pürtelâş
sesi,boşalan sokakları Medine’nin
gölgesi loş bir ezân
sesi,pek çok ses
sesi,herkes
sesi,hiç kimse
sesi,sesime benzeyen
sesi,sahibinin
sesi,biten
birdenbire.
sesi hayattı
nefes almaya eğilirken
su içtiğiydi kırlangıçların
eylül2015
ⓘⓓⓔⓑⓘⓨⓐⓣ
Deniz Zehra